Türkiye’de İnsan Hayatının Değeri Üzerine Düşünceler
Ülkemizde en ucuz şey ne biliyor musunuz? İnsan hayatı.
Eğer “Para mı insan hayatı mı?” diye sorarsanız…
Cevap açık: “Para.”
Peki ya “Koltuk mu, insan hayatı mı?” diye sorsak…
Cevap yine aynı: “Koltuk.”
Ne yazık ki, Türkiye’de durum böyle.
Ülkemizde insanlar en yüce değer olarak görülmüyor maalesef.
Eğer insan hayatı ucuz olmasaydı, bir müteahhit malzemeden çalarak bina yapabilir miydi acaba?
Apartmanın altındaki mağazayı büyütmek için binanın kolonlarını kesmeye cesaret eder miydi?
Yağmur nedeniyle oluşan su birikintisinden geçen bir genç ve onu kurtarmaya çalışan vatandaşımız elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeder miydi?
Soma’da metan gazı sızıntısı olduğu halde maden işçileri çalıştırılmaya devam edilir ve 301 madenci yaşamını kaybeder miydi?
Zonguldak kömür havzasında kaçak ocak açılmasına, kaçak işçi çalıştırılmasına göz yumulur muydu?
Albert Camus’un dediği gibi, “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, insanların nasıl öldüğüne bakın.”
Bu son derece önemli bir ölçü.
Ülkemizde insanlar, daha az maliyet ve daha fazla kar için hayatlarını riske atıyorlar.
Ve ne yazık ki, gerçek sorumlular hiçbir zaman hesap vermiyorlar.
Bunu yapan anlayış, insan hayatını ucuzlaştırıyor.
Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Oteli’ndeki yangın felaketinde, 78 vatandaşımızın çocuklarına, boğularak, yanarak veya binadan atlayarak hayatlarını kaybetmeleri de bu acı gerçeği yansıtıyor.
Mağdur olanlar, yangın söndürme sisteminin çalışmadığını, yangın alarmının çalmadığını ve yangın merdivenlerinin yerini gösteren tabelaları dahi göremediklerini söylediler.
Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sorumluluğu Bolu Belediyesi’ne yıkarak kenara çekildi.
Ancak bu otele “turizm işletme ruhsatı” veren Bakan olarak bir sorumluluk duymadı.
İşletme sahiplerinin ihmali ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetim görevini yerine getirmemesi konusunda iktidar hiçbir şey söylemiyor.
Sorumluluk noktası olarak Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı gösteriyorlar.
Oysa ki, bu tür işletmelerde belediye itfaiyesinden onay alınması gereken bir yönetmelik olduğunu ancak 2012 yılında bu yetkinin iktidar tarafından kaldırıldığının ortaya çıkmasına rağmen iktidarın bir adım atmadığı görülüyor.
Bolu Belediyesi’nden iki yetkili gözaltına alınırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan kimsenin gözaltına alınmadığı dikkat çekiyor.
İş sağlığı uzmanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yıllarca görev yapmış olan CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Havva Gülenç, belediye itfaiyelerinin otelleri denetleme yetkisinin ellerinden alındığını vurguluyor.
Gülenç, şu açıklamayı yapıyor: “Belediye itfaiyeleri, ancak işletme başvurursa gidip denetim yapabilir ve rapor hazırlayabilir. Kendiliğinden denetleyemezler. Bu otelde de benzer bir süreç yaşanmış. Otel yetkilileri bir kafe açmak için başvurmuşlar. Belediye itfaiyesi görevlileri, kafe için denetim yapmışlar ve yangın çıkış kapısı gibi eksikleri raporlamışlar. Ancak otel gerekli önlemleri almayarak başvuruyu geri çekmiş. Belediyenin yapabileceği bir şey yok çünkü denetleme yetkisi ruhsatı veren Bakanlıkta. Dolayısıyla sorumluluk bakanlığa aittir.”
Ancak ne bakan ne de bakanlık yetkilileri bu konuyla ilgilenmek istemiyorlar, işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar.
Çünkü Türkiye’de insan hayatı pek kıymetli görülmüyor.
Bu düzen değişmedikçe, aynı acılar yaşanmaya devam edecek.
More Stories
Yozgat’ta izinsiz kazıya suçüstü
İsrail’in Türkiye endişesi: “Karşı karşıya gelmek istemiyoruz”
Son Dakika… Bakan Yerlikaya açıkladı: Protestolarda bin 133 gözaltı!